Yaşam Alanınıza Renklerle Şifa Verin!

"Pembe şehir" Jaipur, dünya nüfusunun altıda birini barındıran Hindistan’da Rajastan eyaletinin, dünyadaysa renklerin başkenti. Jaipur sokaklarında bir tur, hızla dönen renkli bir rüzgar gülünü seyretmeye benziyor. Erkeklerin başlarına sardıkları parlak renklerdeki türbanlardan binaların duvar taşlarına, şehir daha ilk bakışta başka türlü bir yaşam anlayışının işaretlerini veriyor.

 

 

 

 

Jaipur’un pembe dış cepheli binalarının ardında tarihi bir hikaye var: Galler prensinin 1876'daki ziyaretinden önce Jaipur, geleneksel karşılama rengi olan pembeye boyanmış. Evet, doğru okudunuz. Pembe halı serilmemiş, her yer pembe çelenklerle donatılmamış; eski şehirde ne kadar taş duvar, tuğla, kerpiç, ahşap yapı varsa, tamamı pembeye boyanmış. O gün bugündür Jaipur, "pembe şehir" olarak anılıyor.

Pembe cepheli binaların içinde en görkemlisi, kırmızı ve pembe kumtaşından yapılmış Hawa Mahal, yani "rüzgarlar sarayı". Mihracenin haremindeki kadınların şehrin ana caddesini seyredebilmeleri için yapılmış olan saray, tam 953 pencereli.

 

 

 

 

Evinizi dekore ederken, hangi renklerin hangileriyle uyduğunu, hangi malzemelerin hangileriyle aykırı kaçacağını, nasıl bir kaplamanın nasıl bir mekana uyacağını uzun uzadıya düşünürsünüz. Gelin bir de bu konuya Hintli gözüyle bakın: Hindistan’da çelişki yok. Huzurlu sığınaklarla yoğun bir trafik, motorlu araçlarla hayvanlar, aynı bütünün parçası. Hintliler renkleri, birbirlerine olan uyumlarına değil, şifalarına, enerjilerine ve anlamlarına göre seçiyor.

 

 

 

 

Yalnızca Hint değil, eski Mısır ve Çin uygarlıklarının da renklerin şifasına çok önem verdiği biliniyor. Bu köklü uygarlıklarda, her biri farklı anlam taşıyan renkler, tapınaklarda olduğu kadar, günlük hayatta da kullanılıyor.

Kutsalın rengi, turuncu ve altın sarısı. Hintçe’de turuncu renkle uyum hali içinde bulunma durumuna, "Şodistana" deniyor. Bu sözcük, "benliğin oturduğu yer" anlamına geliyor. Hintliler böyle diyorsa, emin olun bir bildikleri vardır. Yaşam alanınızda, turuncuya yer açmaya bakın. Ne de olsa benliğiniz, huzur bulmak için en rahat kanepeyi değil, turuncu rengi arayacaktır.

 

 

 

 

Yüzyıllar önce, Hintli din adamları, insanın yedi katlı doğasıyla güneş tayfının yedi rengi arasındaki bağlantıyı temel alarak, bir renk bilim sistemi kurmuşlar. Buna bağlı olarak da, Kromoterapi adıyla bilinen renk tedavisini geliştirmişler. Bu yöntem, insanda bazı renklere ait merkezler olduğu teorisinden yola çıkıyor. Çakra denen bu merkezler, belirli organları yönetiyor. Organik veya psikolojik nedenlerle çakralar görevlerini yapamaz duruma gelince, uyum halinde bulundukları renge olan ihtiyaçları artıyor. Kromoterapi, hastaya aksayan çakranın rengiyle ilgili tedavi uyguluyor. Bugün, Hintlilerin renk renk giysilerinin temelinde, yüzyıllar önce din adamlarının renklere atfettiği bu doğaüstü güç var. Eski Hint terapilerine göre, doğru renkte giysiler giymek ve aksesuvarlar kullanmak, dekoratif taşlarla kaplı doğru renkteki ortamlarda bulunmak, kendinizi iyi hissetmenizi sağlıyor.

Biraz şansa mı ihtiyacınız var? Bunu kırmızı bir kazak giyerek, bir portakal yiyerek ya da sarı tonlarında taşlara bakarak sağlayabilirsiniz. Hint geleneğine göre hayatınızda şans yaratmak ve aynı anda mutlulukla sağlığı teşvik etmek, çevrenizde hangi rengin hakim olması gerektiğini bulmanıza bağlı. Örnek mi? İnsan beyni, güneş ışığının rengini açık sarı olarak algılıyor. Sarı, zihni uyarıcı bir renk olduğundan, gün ışığıyla birlikte zihnin çalışma hızı ve verimliliği de artıyor. Bu nedenle çalışma ortamlarınızda sarı tonlarındaki duvar kaplamalarını tercih etmek, akıllıca.

 

 

Hintlilere göre, farklı renkte taşlar, farklı sağlık sorunlarına da iyi geliyor. Rengi olan her şey gibi, onlar da çevrelerine enerji ve sıcaklık yayıyorlar. Buna göre yeşil taşlar strese karşı iyileştirici. Kırmızı taşlar kalbe, sarı taşlarsa sinir sistemine yardımcı oluyor.

 

 

Mermer de Hindistan’da oldukça önemli. Ülkedeki sayısız tapınakta sergilenen mermer tanrı heykelleri düşünüldüğünde, mermer atölyelerinin de sürekli işlemesinin nedeni anlaşılıyor. Mermer girdiği her ortama huzur ve asalet katıyor. Bu nedenle iç mekanlardan eksik olmuyor.

 

 

 

 

Yazının burasına kadar geldiniz. Renklerin şifasına inandınız. Peki ne yapacaksınız?

Jaipur’a göç etmenize gerek yok. Nerede yaşıyorsanız, renklerin enerjisini oraya getirmeniz mümkün. Evinizde sık sık prens ağırlamıyor olabilirsiniz ama bu, evinizin yapı taşlarında huzurlu bir karşılama rengi tercih etmenize engel değil.

 

 

Ruh halinize, enerjinize, ihtiyaçlarınıza göre, şehrinizi olmasa da evinizi, odanızı giydirmeniz mümkün. Üstelik kimbilir, sizin gibiler çoğalırsa, bir gün yaşadığınız şehir de Renklerin Şehri olarak anılabilir!

Katalogumuza göz atın. Sizi yansıtan renkleri bulup, onların şifasını yaşam alanlarınıza taşıyın!

Pembe şehirler ruh halinize iyi geliyorsa, size iyi bir haberimiz var. Dünyadaki tek "pembe şehir" Jaipur değil. Batının "pembe şehri" Toulouse’un kiremitlerle örülmüş ruhunu keşfetmek için, yazımızı okuyabilirsiniz:

Blog yazısı: Toulouse