Batı Anadolu’nun Taş Ustaları: LELEGLER ve PEDASA ANTİK KENTİ
Bodrum’u mesken tutanlardan, Bodrum’dan gelip geçenlerden, Bodrum’a gitmeyi hayal edenlerden değilseniz dahi, Bodrum’u duymuş, medyada görmüş, Bodrum’a gitmiş kadar olmuşsunuzdur. Ama “Bodrum’u avucumun içi gibi bilirim,” diyenlerin bile pek duymadığı bir yer var: Pedasa. Batı Anadolu’nun antik taş ustalarının yurdu.
Bodrum’un çok iyi saklanmış bir sırrı var: Pedasa Antik Kenti. “Saklanmış” derken, aslında gizli saklı bir yanı yok. Ne dört duvarı var, ne çatısı. Ne yerin altında, ne bulutların üstünde. Yalnızca, insanların yüzünü değil, sırtını döndüğü tarafta. Denizin kıyısında değil, ormanlarla sarılı bir tepenin üstünde. İşte bu yüzden, Pedasa Antik Kenti’ni bilenler, gezenler, görenler azınlıkta. Çok yazık; halbuki kent, benzersiz bilgiler barındırmakta.
Bodrum en eski ev sahiplerinden Leleglerin başkenti Pedasa’nın geleni gideni az olsa da bu muhteşem antik kent, aslında “eller havaya” Bodrum’dan yalnızca 10 kilometre uzakta. Meşhur Bodrum Kalesi’nden kısa bir araba yolculuğuyla, Milattan Önce 1200 yılına uzanmak mümkün. Antik kentin verdiği ilk izlenim şu: Taşların efendisi Lelegler, zirvede yaşamış ve zirvede ölmüş. Bodrum’a hâkim bu tepede, adeta bir “Leleg yuvası” kurmuşlar. Yuva derken, 2500 hektara yayılmış, kült alanlarıyla, sur duvarlarıyla, konutları, taş ocaklarıyla büsbütün bir kentten söz ediyoruz. Pedasa’yı tanıtmadan önce, bu kenti kuran savaş ve taş ustalarını tanımak gerek: Lelegler.
Ege’nin Yılmaz Savaşçıları: Lelegler
Tarihler uyuşsa, “Yüksek yüksek tepelere ev kurmasınlar” türküsünün Lelegler için yazılmış olduğunu düşünebilirdik. Bu kadim Anadolu halkı, leylekler gibi yüksekleri sevmiş. Evlerini hep hâkim tepelere kurmuşlar. Bunun en büyük nedeni, elbette güvenlik. Ege’nin en yaman savaşçıları olarak bilinen Lelegler, hem bu yüksek yerleşimlerden düşmanın ilerleyişini izlemek, hem de inşa ettikleri devasa surlarla kendilerini korumak için işlerini yokuşa sürmüşler.
Leleglerin Merkez Üssü: Pedasa
Pedasa, sekiz Leleg kentinin merkezi konumunda. Burası, bilimsel kazılarla araştırılan ilk Leleg yerleşimi. Profesör Doktor Adnan Diler başkanlığında 2007’de başlayan kazılar, halen sürüyor. Burayı özel ve önemli kılan nedenlerden biri şu: Pedasa, bir kültürü karakterize eden konut, kült alanı, sur, tümülüs, platform mezar gibi taş yapı gruplarının tamamını bütünlük içinde ve şaşırtıcı derecede az zarar görmüş halde günümüze taşıyan tek Leleg kenti. Duvarla çevrili taş yapı toplulukları, Leleglerin karakteristik mimarisi olarak öne çıkıyor. Başka deyişle burası, adeta Leleg 101 sınıfı.
Peki, 3000 yıl önce bir Pedasalı olsaydık, nasıl bir yaşamımız olurdu? Büyük ihtimalle ya Doğu Akdeniz’e savaşmaya giden bir paralı asker, ya da bir taş ustası olurduk. Ölmek de öldürmek de çok iç açıcı seçenekler değil. Gelin hayali tercih hakkımızı, taş ustalığından yana kullanalım.
Taşın Efendileri
Leleglere “taşın efendileri” denmesi boşa değil. Zira “Leleg sur duvarı tekniği” literatürde yerini almış bile. Pedasalılar kentin içinde açtıkları taş ocağından malzemelerini alır, 3-4 metre yüksekliğinde duvarları olan konutlarını, yaklaşık 1 buçuk metre kalınlığında kireçtaşından duvarları olan kuru duvar tekniğindeki surlarını, anıtsal mezarlarını elleriyle inşa ederlermiş. Tümülüs mezarlar gibi, mesken duvarlarının işçiliklerinde de iri ve küçük taşlar bir arada kullanılmış. Meskenleri oluşturan duvarların kalınlıkları şaşırtıcı derecede birbirinden farklı. Mekânların içinde, bir duvarın önüne, duvar boyunca uzanan yaklaşık yarım metre genişliğinde taş seki düzlemler inşa etmişler. Anlaşılan, mobilyalarını da taştan yapmışlar!
Anadolu’da, bundan 3 bin yıl önce, ahşap, kerpiç gibi ek yapı malzemeleri kullanmadan, tamamı kesme taştan, yığma yapılar gördüğümüz tek yer, Pedasa. Üstelik bu binlerce tonluk yapıların temeli ya da harcı da yok. Ama yüzlerce deprem geçirip yine de ayakta kalmayı başarmışlar.
Pedasa’yı anlatacak tek bir yapı görmek isterseniz, Gebe Kilise olarak anılan anıtsal tümülüsü ziyaret etmeniz yeterli. Gebe bir kadının karnını andırdığı için bu şekilde adlandırılan 2400 yıllık taş yapı, kabaca düzletilmiş taşlarla, kuru duvar tekniğinde yapılmış. Çatı ise bindirme tekniğiyle inşa edilmiş. Halen büyük ölçüde ayakta olan tümülüs, Dünyanın Yedi Harikası arasına girebilecek nitelikte. Tabii eğer adını duyurabilirse... Turistler kadar, Bodrum’un yerlileri de tarihin bu muhteşem armağınından büyük ölçüde habersiz.
Leleg Yolu
Okuduklarınız merakınızı harekete geçirdiyse, siz de bir sonraki Bodrum seyahatinize Pedasa gezisi başlığını eklemeyi unutmayın. Pedasa’yı keşfetmenin en iyi yoluysa, Leleg trekking parkuru. Tarihin ve doğanın içinden geçen bu yürüyüş yolu, Etrim köyünden başlıyor, sekiz Leleg kentinin içinden geçerek Turgutreis’te son buluyor. Antik kent, köyler, obruklar, kraterler, dağlar, nehirler içeren bu doğa ve macera rotası, alternatif turizm için örnek niteliğinde.
Lelegler Yok Oldu, Taşlar Hâlâ Hayatta
Lelegler bugün yaşasaydı, evinizi gönül rahatlığıyla Pedasalı taş ustalarına emanet edebilirdiniz. Ama maalesef son Leleg de binlerce yıl önce taş bir tümülüsün içinde son yolculuğuna yelken açtı. Ama taşın büyüsü bitmedi. Pedasalı bir taş ustanız olmasa da, artık bir taş ustasına bile ihtiyacınız yok. Kataloğumuz, aradığınız atmosferi yaşam alanlarınıza taşıyacak seçeneklerle dolu. Uygulama videolarımızı izleyip, kendi kendinizin taş ustası bile olabilirsiniz! İçinizdeki Pedasalıyı uyandırmanın tam zamanı!